Kedi ve köpeğinize güvenle sarılın

kedi ve köpek

Türkiye’de sağlığın öncü kurumlarından Bayındır Sağlık Grubu uzmanları, halk arasında “kistik hastalık” diye tabir edilen Kist Hidatik hastalığından korunmak için evcil hayvanlara mutlaka üç ayda bir antiparaziter Kist Hidatik uygulaması yapılması gerektiğini vurguluyor.

Hayvanlarda Kist Hidatik uygulaması kedilerde enjeksiyon yoluyla, köpeklerde ise enjeksiyon ve tablet yoluyla yapılabiliyor. Evde 12 yaş altı çocuk veya hamile bir birey varsa, bu uygulamanın iki ayda bir uygulanması öneriliyor. Beslenmesi çiğ olan ve sokağa sık çıkan hayvanlarda Kist Hidatik riski yükselirken, beslenmesi kuru mamayla yapılan ve ekseriyetle evde bakılan hayvanlarda bu risk oldukça azalıyor. Kist Hidatik hastalığının tanımını ve belirtilerini, Bayındır Söğütözü Hastanesi Radyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Okan Akhan şöyle özetliyor:

KİST HİDATİK NEDİR?

Halk akedi-ve-kopeginize-guvenle-sarilin (1)rasında kedi ve köpekten bulaşan hastalık olarak bilinen Kist Hidatik, bir parazitin sebep olduğu ve sıkça rastlanan bir hastalıktır. Kist Hidatik; özellikle hastalıklı olan küçükbaş (koyun gibi) hayvanlarda, hastalıklı olan organların uygun imha edilmemesi nedeniyle insanların yiyeceğine, özellikle sebzelere bulaşan, kirli sularla geçen ve barsak sisteminden karaciğere ilerleyip, buraya yerleşen bir hastalık. Bu hastalık yüzde 65 oranında karaciğerde, yüzde 25 oranında akciğerde, yüzde 10 oranında ise vücudun her türlü organ ve dokusuna yerleşir. Genellikle karaciğere yerleştikten sonra kistik yapıların ortalama 1 yıl içerisinde 1 cm civarında büyüdüğü iddia edilir. Bu konu ile ilgili görüşler farklı, ancak 6-7 cm çapa gelen kistik bir lezyonun yaklaşık en az 5-6 yıllık bir geçmişinin olması gerekir.

HASTALIĞIN KLİNİK BELİRTİLERİ NELERDİR?

Hastalık, yerleştiği organa göre bulgu verebilir. Karaciğere yerleştiği zaman çevre organ ve yapılara baskı söz konusuysa, bazı bulgular ortaya çıkabilir. Karının sağ üst kadranında ağrı olabilir. Eğer safra yollarına baskı yapıyorsa ya da safra yollarına patlayıp açılmışsa, buna bağlı sarılık tablosu ile hasta gelebilir. Ancak vakaların neredeyse yüzde 75’inde hiçbir klinik bulgu olmadan hastalık varlığını sürdürebilir. Ortaya çıkan klinik bulgulara göre hastanın değerlendirmesini yapmak gerekir. Klinik bulgu vermeyen kistlerin başka amaçla yapılan Ultrasonografi ve Bilgisayarlı Tomografi gibi tetkiklerde tesadüfen saptanması söz konusu.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Tedavi yöntemi olarak genelde cerrahi ve ilaç tedavisi yöntemleri uygulanıyor. Cerrahi yöntemde maalesef ölüm, komplikasyon, hastalığın tekrarlaması riski ve hastanede kalış süresi yüksek. İlaç tedavisinde ise başarı oranı yüzde 50, hastalığın tekrarlama oranı da iki yıl içerisinde yüzde 25. Son olarak; yatış süresinin daha az olması, ölüm ve nüks etme oranlarının düşüklüğünden dolayı Perkütan tedavisi hastalara daha çok avantaj sağlıyor. Perkütan tedavisini, basitçe kistin ciltten boşaltımı olarak açıklayabiliriz. Özellikle üreyen kız veziküller için ekibimizce geliştirilen MoCaT tekniği, ameliyatsız olarak kistin kateter aracılığıyla boşaltılması esasına dayanıyor. MoCaT tekniğinin diğer yöntemlere göre avantajı, kız vezikül içeren alt tiplerde hastalığın tekrarlama oranının diğerlerine nazaran daha düşük olmasıdır.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu