Serenad Göksel’den beyaz perde seçkisi
Kültür-sanat editörlerimizden Serenad Göksel, sizler için beyaz perdeden seçtiği “Napoli’nin Sırrı” ve “A Star is Born – Bir Yıldız Doğuyor” filmlerini yorumladı. İşte, Göksel’in perspektifinden film eleştirileri…
NAPOLİ’NİN SIRRI
Napoli’nin Sırrı’nda yalnız yaşayan Adriana’nın (Giovanna Mezzogiorno) bir gece hayatına ateşli bir biçimde giren Andrea’nın (Alessandro Borghi) ertesi gün sır dolu kayboluşunun öyküsünü izliyoruz. Genç bir kadının umutları, beklentileriyle üzüntüleri arasına sıkışan hikaye, suç ve gerilim unsurlarıyla bir süre merakımızı diri tutuyor. Adriana, geçmişinin tekrar önüne konması ile ilgili kendini yeniden keşfeden bir kadının şaşkınlığını yaşatıyor seyirciye. Ama öyküsünün çıkmaz sokağa girmesini engelleyemiyor. Film, aynı zamanda Napoli’nin sanat dolu tarihi dokusunda gizemli bir yolculuğa çıkarsa da, elimize kalan kayıp hayatların izleri oluyor.
Yönetmen Ferzan Özpetek, hikayeyi konudan konuya sağlıklı geçiremediği için kopukluklar oluşuyor. İşin tarihi eser kaçakçılığına varan kısmı, üst sınıf çatışmaları, egolar ve gizemli kişiler, asıl hikayenin etken unsurları. Fakat fazla mistik iç içe geçince ve konular birbirinden kopuk kaldığı için öykünün takibi fevkalade zor, dolayısıyla seyirciye soğuk kalıyor ve sonuç tatmin edici olamıyor. Giovanna Mezzogiorno’nun bir oyuncu refleksiyle elinden geleni yaptığını söylemek mümkün. Napoli’nin Sırrı,’’Özpetek’’ sinemasının belirgin özelliklerini taşıyan bir yapım. Kadın hikayelerine odaklı, çoklu karakterlerin gel-git ilişkilerine ve cüretkar sevişme sahnelerine endeksli. Sadece ’’Özpetek’’ sinemasının dokunuşlarını hissetmek isteyenlere tavsiye ederim.
BİR YILDIZ DOĞUYOR/ A STAR IS BORN
Bir Yıldız Doğuyor, yetenekli ancak tanınmayan Ally’yi (Lady Gaga) keşfeden country müzik yıldızı Jackson Maine’in (Bradley Cooper) hikayesi. İkilinin müzik dolayısıyla filizlenen aşkı ve Ally’nin hem şarkı söyleme hem de beste yapma yeteneğiyle bütünleşen şöhreti, birinin yükseliş diğerinin düşüş hikayesine dönüşüyor. Jack, Ally’nin hızla kendi kariyerini gölgede bıraktığını fark edince kendi ihtişamını yitirmekle kalmıyor, üstelik alkol ve uyuşturucu bağımlılığı nüksediyor.
Ally’nin Jack’e olan vefası ve onu koruması kendisini neredeyse ikinci plana almasına ve menajeri ile ters düşmesine dek uzanıyor. Şöhretin kazandırdıkları kadar kaybettirdiklerini iyi anlatan film, kıskançlık ve aşk arasında mekik dokuyor. Müzikler, sahne kullanımı, ses performansları gayet iyi. Lady Gaga ve Cooper’ın uyumu, bu filmi yukarıya taşıyan unsurların başında geliyor. Başroldeki Bradley Cooper, aynı zamanda filmin yönetmeni ve senaristi. Samimi bir aşk filmi izlemeyi dilerseniz, Bir Yıldız Doğuyor’u tavsiye ederim.
