Hande Öğüt ile Yoga

Hande Öğüt

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirdi. Çeşitli gazete, dergi, televizyon kanalları ve yayınevlerinde muhabir, editör, düzeltmen olarak çalıştı. Hayalet Gemi, gergindergi, altzine ve çeşitli antolojilerde öyküleri yayımlandı. Pazartesi, Radikal Kitap, Varlık, Eşikcini, mesele,Bibliotech, Kaos GL, Cogito, Amargi, Feminist Politika, F Dergi, Sabitfikir, Notos Edebiyat, Roman Kahramanları, Psikeart gibi dergilere yazdı, kimine yazmaya devam ediyor. Bomonti’den Harbiye’ye (Heyamola) adlı otobiyografik kitabı 2010’da yayımlandı. Yazılarıyla katkıda bulunduğu kitaplardan bazıları: Şiddete Karşı Anlatılar (Mor Çatı, 2009), Bedende Kıpırdanmalar (Varlık, 2010) Başkaldıran Bedenler (Metis, 2013), Sabahattin Ali Kitabı (TC Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2013), Kadın Sesi Kâğıda Düşerse (Sola, 2016),Skolastik Fantazya (Ayrıntı, 2015), Türk Sineması’nda 100 Unutulmaz Karakter (Edebi Şeyler, 2016), XX Kuşağı Öyküleri (Kafe Kültür, 2021).

Geçmişi 5 bin yıla tarihlenen yoga, Hindistan’dan çıkmış ve tüm dünyaya yayılmış kadim bir öğreti.

Herkes yoga yapabilir…

YELİZ SANCAKTAROĞLU

40 yaşlarında tanıştığı yogaya yıllar içinde yoğun bir mesai harcayan ve tutkunu olduğu bu alanda eğitmen ve daimi öğrenci olarak kendini var eden bir kadın Hande Öğüt. Başlarda yoga merkezlerinde sürdürdüğü pratik hayatına, son yıllarda evinde kurduğu düzenekler ve türlü desteklerle ve genellikle kumsal, bahçe, kır gibi açık alanlarda devam ediyor. Çünkü yoganın tümüyle öznel ve kişiye özel bir pratik olduğuna inanıyor. Çok esnek bir vücudu var, yapamayacağı yoga hareketi yok gibi… Gençlik yıllarında profesyonel olarak oynadığı voleybol sporunun da bunda büyük etkisi olduğunu belirtiyor. Spor hayatında her zaman varmış. Vücuduyla hemen her şekle giren Öğüt, saatlerce yoga yapmaktan bıkmayan bir yoga aşığı… Savunduğu bir nokta ise yoganın, her yaşa ve bedene, yani herkese uygun bir pratik ve öğreti olduğu gerçeği. Emekli gazeteci ve asıl mesleği yazarlık, editörlük olan Hande Öğüt, yoganın yazıya, yazının yogaya bilinç ve nefes anlamında çok etkisi olduğunu vurguluyor. Biz de kendisiyle yogada en çok merak edilenler üzerine keyifli bir röportaj yaptık.

Son dönemlerin en popüler, en trend aktivitelerinden biri yoga. Kimi yoga spor değildir, kimi din değildir diyor. Açıklama da tanım da çok. Tam olarak nedir yoga ya da size göre ne?

Geçmişi 5 bin yıla tarihlenen yoga, Hindistan’dan çıkmış ve tüm dünyaya yayılmış kadim bir öğreti,bedensel/ruhsal pratikler, felsefe ve hayat bilgisi bütünü. Yoganın kelime anlamı, birleştirmek”anlamına geliyor ve beden/zihin/ruh üçlemesini bir bütün olarak görüyor. Tüm öğreti ve egzersizlerde bu üç dinamiği dengede tutmaya ve kişinin kendisini evrenin/bütünün bir parçası olarak görmesini sağlamaya yönelik. Zamanla ve Batı’da da yaygınlaştığı için yoga tarihi çok farklı ekolleri içeriyor, içlerinde dini motiflere sahip olan da var, sadece bedene, sadece nefese, sadece meditasyona ya da sadece bilgiye odaklı yoga stilleri de var. Benim için ise öncelikle bir tutku ve her açıdan şifalanma, farkına varabilme yöntemi.

Yogayı diğer sporlardan ya da bedensel egzersizlerden ayıran nedir?

En önemli farkı, bir yoga pratiğinin ısınma/beden/nefes egzersizlerini, mitolojiyi, meditasyonu, odaklanmayı, derin gevşeme ve yogik uykuyu bir arada kapsıyor oluşu. Yanı sıra, Bandha adı verilen bedenimizdeki enerji kilitlerini kullanmayı öğretmesi ve böylece kas gücünden çok iç gücün devreye girmesini sağlaması. Bir diğer önemli farkı ise yediden yetmiş yediye herkese uygun, herkes için biryoga stilinin bulunması ve yoganın müsabakaya, rekabete değil, öznel bedensel ve ruhsal deneyimlere önem ve değer vermesidir. Pek çok kişi esnek değilim, kiloluyum, hiç spor yapmadım diyor ve yogadan kaçınıyor. 

Herkes yoga pratiği yapabilir mi?

Elbette! Dediğim gibi yoga tek katlı bir disiplin değil. Çok farklı türleri ve stilleri var: Zayıflama yogası, kahkaha yogası, travmaya duyarlı yoga, yoga terapi, eklem yogası, hormon yoga, yin (dişil) yoga, yaşlılar için, bedensel engelli kişiler için yoga, destekli yoga gibi. Bu farklılık ve çeşitlilik, herkesin yogadan faydalanabilmesine imkân sağlıyor. 

Bazı pozlar gerçekten çok zor ve karmaşık görünüyor. Bunları yapmak nasıl mümkün? Siz nasıl yapıyorsunuz?

Bazı bedenler, bazı pozlara doğuştan yatkın ve eğitildiğinde harikalar yaratıyor, bazıları yatkın değil ve eğitildiğinde yine harikalar yaratabiliyor. İstek, sevgi, disiplin, irade ve çalışma önemli kavramlar. Eğer “normal” bir bedenseniz, gerçekten düzenli ve sıkı bir pratiğe sahip olmanız lazım. Fakat ne kadar çalışsanız da her şey gibi bedensel yapabilirlik de geçici; zamanla, yaşla, çeşitli fiziksel sorunlarla vb. değişiyor beden. Ve yoga, bu değişimleri de kabullenmenizi ve yeni odaklar bulmanızı sağlayacak vasıtalara da sahip. Sanırım en güzeli de bu.

Yoga alanında daha çok kadınları görüyoruz. Yoga bir kadına ve de tüm kadınlar olarak bizlere neler vaat ediyor?

Ben bir feminist olarak yıllarca “bedenim benimdir” dedim ama kırklı yaşlarda yoga ile tanışana kadar bedenimi tanımadığımı, ona iyi bakmadığımı, onu dinlemediğimi gördüm. Yoga sayesinde süreç içinde nefesimi, enerjimi, bedenimi, hatta bedenlerimi tanıdım. Bedenimin hassasiyet ve özelliklerini, nefesin nasıl doğru alınıp verileceğini, nasıl odaklanılabileceğini, hislerimin bedende nerelere tekabül ettiğini, beş bedenim ve zihnim olduğunu ama sadece bunlardan ibaret olmadığımı, o bedenin hem içinde olup hem de olmadığımı öğrendim. Yogadaki bedensel çalışmaların, nefes, meditasyon ve arınma pratiklerinin, kadının kendi bedenini algılaması, sevebilmesi, tanıyabilmesi açısından çok önemli rolü olduğunu; bedeninde anlamlılık bulan iktidarlarca üretilmiş “pasiflik” ile mücadeleetme konusunda ışıklı bir potansiyel barındırdığını düşünüyorum. Yoga pratiklerindeki çalışmalar kadının fiziksel ve psikolojik olarak güçlenmesine de yardımcı. 

Yogada kilit an ve nihai sonuç nedir? Yani uygulamanın amacı nedir ve bunu gerçekleştirdiğimizi nasıl anlarız?

Amaç, farklı ekoller ve türler olduğu için farklıdır. Kimi adanma, kimi bedensel olarak gelişme ya da şifalanma, kimi tanrıyla bütünleşme amaçlıdır. Benim için kilit an, gevşeyebilme, bırakabilme ve akabilme anıdır ki o zaman, tam da anı yaşar ve bedeninizi/zihninizi tümüyle rahatlatabilirsiniz. İşte bu kendini, bedenini, kimliğini, egonu bırakabilme yani her şeyden özgürleşebilme deneyimi ve duygusu da bana göre nihai sonuçtur.

Fotoğraflar: Senih Gürmen

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu