Serenad Göksel’den beyaz perde seçkisi

Kültür-sanat editörlerimizden Serenad Göksel, sizler için beyaz perdeden seçtiği filmler The Exception (İstisna), Dunkirk ve Churchill’i yorumladı. İşte Göksel’in perspektifinden film eleştirileri…

the exception istisnaTHE EXCEPTION (İSTİSNA)

The Exception (İstisna), bir dram filmi. Hollanda’da sürgünde bulunan son Alman İmparatoru Kaiser II. Wilhelm’in (Christopher Plummer) güvenliği Nazi Almanya’sı için yeniden bir endişe kaynağı haline gelince Yüzbaşı Stefan Brandt (Jai Courtney), Kaiser’in baş koruması olarak tayin edilir. Kaiser’in yaşadığı yerde İngiliz Gizli Servisi adına çalışan bir casusun bulunduğu bilgisi gelir. Böylece daha da dikkatli olması gereken Yüzbaşı’nın önemli görevi, yine de orada hizmetçi olarak çalışan Mieke de Jong’a (Lily James) aşık olmasına engel olmaz. Yüzbaşı Brandt, göreviyle hisleri arasında çok zor durumda kalır. Yönetmen koltuğu David Leveaux’a ait olan The Exception’ın akışı fevkalade; kostüm, dekor ve oyuncu performansları çok iyi.

Filmin müziklerinde imzası olan Ilan Eshkeri’ye ayrı bir paragraf açıyorum. Özellikle arka jenerikte dinleyeceğiniz “Waking Up” adlı kompozisyona hayran kalacaksınız. Bütün enstrümanlar birbiriyle şaheser bir ahenkle bütünleşirken, adeta aşk ve asker temalarını anlatıyorlar. Bu yapıt, müzik vurgusu ile ön plana çıkan filmlerin kategorisine girmeye adaydır. Bu iz bırakacak filmi mutlaka izlemenizi öneririm.

serenad gökselDUNKIRK

Inception ve Instellar gibi filmlerin yönetmeni olan Christopher Nolan’ın son filmi Dunkirk, İkinci Dünya Savaşı’nda gerçekleşen Dunkerque Tahliyesi’ni anlatıyor. Nolan adı, başlı başına filmi izlemeye gitmek için yeterli sebep. Nolan, gerçek Dunkirk savaşındaki askerler deneyimsiz olduğu için deneyimi pek olmayan bir oyuncu kadrosu yaratmış. Buna rağmen tüm kadro, projenin gerçekçiliğini yakalamayı başarmış. Tanınan isimler sadece Mark Rylance, Kenneth Branagh ve Tom Hardy.

Dunkirk, incelikle montajlanmış ve olabildiğince gerçekçi bir biçimde seyirciyi savaşın ortasına koyan bir film. İlk karesinden son karesine kadar tansiyonu bir an bile düşmeyen, görsel bakımdan etkileyici bir aksiyon savaş dramı. Neredeyse diyalogsuz ve en az hikaye ile işlenmiş. Zorlu denizaltı sahnelerine, Alman güçlerinin Dunkirk plajında esir kalmış İngiliz ve Fransız askerlere durmadan yaptığı saldırılar da eklenince birkaç saniyelik sessizlikte on sahneye sığacak duyguyu ve hikayeyi buluyorsunuz.Ayrıca asker-insan psikolojisi de az ve öz bir anlatımla, mimiklerle vurgulanmış. Bu film, Hans Zimmer’in tansiyonu yavaş yavaş yükselten muazzam müziği ve görkemli ses dizaynı dolayısıyla mutlaka sinema salonlarında ve hatta DVD’si çıkınca alırsanız, bulabileceğiniz en büyük ekranda izlenmeli.

CHURCHILL

Churchill, adından da anlaşılacağı üzere bir devlet adamının biyografisini sunan bir film. “Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluğun” başındaki isim Winston Churchill, en güçlü tarihi figürlerden biriydi. Film, İkinci Dünya Savaşı sürecini merkezine alarak, genel hatlarıyla “Overlord” harekatının birkaç gün öncesini konu alıyor. Dönemin müttefik devletleri arasında geçen diplomasi süreci anlatılıyor. Churchill, 1944 Haziran’ında bir milyon askere yakın müttefik kuvvetin gizlice İngiltere’nin güney kıyısında Avrupa’yı istila etmek ve Nazi’lerin sonunu getirmek üzere toplandığını öğrenir. Önlerinde duran tek kişi ise kendisidir. Politikacı, Birinci Dünya Savaşı sırasında teoride harika görünen bir plan yaparken, plan pratikte Çanakkale’de bir kıyımın yaşanması ile sonuçlanır.

Jonathan Teplitzky’nin yönettiği filmde Churchill’e hayat veren Brian Cox, şaheser bir performansla bu politikacının ego savaşlarını, üzüntüsünü, sevincini, bir felakete neden olma endişesini, mutluluğunu ve etkin hitabet gücü ile “Demir Perde” konuşmasını yorumlamış. Tüm oyuncular fevkalade. Akış, konunun işlenişi, dönem kostümleri, sanatsal boyut tümüyle harika. Kompozitör Lorne Balfe imzalı hüzün dolu müzikleri çok beğendim. Ancak film ile ilgili tek olumsuz eleştirim, müziğin zaman zaman repliklerin önüne geçip, onların etkisiz kalmasına neden olması. Kasıtsız bir hata olduğu inancındayım. Enfes bir müzik orkestrasyonu eşliğinde izleyeceğiniz bu biyografik film, daha çok diplomasiden hoşlananların sevebileceği bir tür. 20. yüzyıla damga vurmuş en önemli şahsiyetlerden birini daha yakından tanımak isteyenler için filmi öneririm.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu